Monday, December 23, 2024
issimo
Ana SayfateknolojiPlayStation'ın Çıkış Hikayesi: Nintendo'nun En Büyük Hatası

PlayStation’ın Çıkış Hikayesi: Nintendo’nun En Büyük Hatası

Tarihin en çok satan oyun konsolları listesine bakarsanız listedeki ilk sekiz konsolun yalnızca iki firma tarafından üretildiğini göreceksiniz: Sony ve Nintendo. 1983’te NES’in çıkmasından beri konsol dünyasını tek başına domine eden Nintendo’yu 90’ların ortasında tahtından indiren PlayStation’ın çıkışı aslında bu iki şirket arasındaki bir ihanet hikayesine dayanıyor. Peki ama nasıl Sony gibi oyun dünyasıyla alakası olmayan bir şirket bu sektöre girip daha ilk çıkardığı konsolda Nintendo’nun en büyük rakibi olmayı başardı, PlayStation’ı bu kadar özel kılan neydi?

Oyunlara İlgi Duyan Bir Sony Mühendisi

Önce protagonistimizi tanıtmakla başlayalım: Ken Kutaragi. “Oyun Dünyasının Gutenberg’i” olarak bilinen Kutaragi, daha çocukken oyuncakların nasıl çalıştığını merak edip onları parçalarına ayırıp sonrasında geri takıyordu. Gençliğinde de bu meraklarını devam ettiren Kutaragi, Denki-Tsushin Üniversitesinde elektronik mühendisliği bölümünden mezun oldu. Mezun olur olmaz Sony’de dijital araştırma laboratuvarlarında çalıştı ve kısa sürede iyi bir problem çözücü ve ilerici bir mühendis olmasıyla dikkat çekti. Çocukken oyuncaklara büyük ilgi duyan Kutaragi’nin 80’lerde bir elektronik mühendisi olarak sürekli gelişen oyun konsolları sektörüne ilgi duymaması içten bile değildi. Kızının NES’le oynamasını gördükten sonra video oyunlarındaki potansiyeli görüp bir şekilde Sony’yi de bu sektöre sokmayı istedi. İşte Sony’yi oyun sektörüne atacak olaylar silsilesi burada başlıyor.

playstation

Sony’nin Yaptığından Haberi Olmadığı Bir Anlaşma

80’lerin sonunda Sony hala ses sistemleri ile uğraşan, oyun dünyasındaki bu yükselişi pek önemsemeyen bir firmaydı, Ken Kutaragi hariç. Kutaragi, Sony’yi bir şekilde bu sektöre sokmakta kararlıydı, ve bundan ötürü Sony’nin oyun sektörüyle alakalı attığı ilk adımı kendisi attı. Attığı adım aslında Sony’nin halihazırda haşır neşir olduğu bir konuydu, Nintendo’nun yeni çıkacak konsolu için bir ses çipi yapmak. Nintendo her zaman elindeki teknolojiyi en efektif şekilde kullanmak felsefesini belirlemiş bir şirket olmuş olsa da, elindeki ses teknolojisi piyasadaki rakipleriyle yarışmak için yeterli değildi. Kutaragi de işte Nintendo’nun bu konudaki ihtiyacını götürüp Sony’deki üstlerinin izni olmadan gizli bir anlaşma yaptı. Nintendo’nun yeni ses çipini Kutaragi tasarlayacaktı.

Kutaragi’nin kendinden üst mevkideki yöneticilere bu anlaşmadan bahsetmemesi gayet normal, dediğimiz gibi Sony o dönem oyun sektörünü takmayan kendi yolunda bir şirketti. Zaten ilgilenmeyecekleri bir proje için diretmektense Kutaragi bütün riskleri göze alıp bu anlaşmayı yaptı ve ses çipini tasarlamaya başladı. Tasarladığı çipin adı SPC700’dü, o zamana kadar bir konsolda kullanılan en iyi ses çipi.

Kutaragi’nin Nintendo için Sony adına böyle bir iş yapması yönetimin kulağına gidince doğal olarak Sony cephesinde hoş karşılanmadı. Kutaragi, (spoiler: bu ilk kez olmayacak) kovulmanın eşiğindeydi. Fakat, bir kişi bu projeyi kötümser karşılamamış, aksine Kutaragi’nin projeye devam etmesi gerektiğini savunuyordu. Norio Ohga, Sony başkanı. Onay büyük yerden gelince Kutaragi kovulmanın eşiğinden kurtulmuştu, hem de devam etmesinin önündeki engelleri kaldıran bir onayla. Kutaragi artık planını bir adım daha ileriye taşıyabilirdi.

Bir Ortaklığın Başlangıcı ve Sonu

Kutaragi’nin SPC700’le yakaladığı bu başarı Nintendo’nun güvenini kazanmaya yetmişti, ve Nintendo konsollarını bir üst seviyeye çıkarmanın yollarını arıyordu. Nintendo o dönemler hala SNES ve diğer konsolları için kartuş teknolojisi kullanıyordu ve piyasayı sallayan yeni bir medya formati vardı, CD-ROM. SNES’in disk teknolojisi kullanan bir versiyonunu yapmayı planlayan Nintendo, bu iş için Kutaragi’nin kapısını çaldı. Sony CD-ROM formatıyla halihazırda uğraşan firmaydı, ve Kutaragi de SNES’in donanımına hakimdi. Nintendo’nun Sony’nin ortaklığıyla, kompakt disk teknolojisini kullanacak bu konsolun adı Nintendo Play Station olacaktı.

İşler Sony adına iyi gidiyordu. Kutaragi’nin uğraşları sonucu Sony bir şekilde oyun konsolları sektörüne giriş yapmış ve bunu o dönemin en büyük markasının ortaklığıyla yapmıştı. O dönem konsollarda kullanılmayan CD-ROM formatını kullanacak Nintendo Play Station çıktığı an bir devrim yapacak gibi duruyordu. Sony piyasaya daha iyi bir şekilde giremezdi, ve Nintendo ile olan birliktelikleri oldukça iyi bir geleceğe sahip gibi duruyordu.

nintendo play station

Nintendo tarafında ise, bu ortaklık biraz şüphecil karşılanmıştı. Oyun dünyasının en önemli figürlerinden Nintendo’nun üçüncü başkanı Hiroshi Yamauchi, Sony’yle yaptıkları bu anlaşmadan hiç memnun değildi. Anlaşma, SNES’te kullanılan CD formatının Sony’nin kontrolünde olmasına yol açıyordu ve Nintendo bu konuda başka bir şirketin kontrolünde olmaktan hiç hoş olmayacaktı. Anlaşma Sony tarafından Haziran 1991’de duyuruldu. Nintendo anlaşmanın duyurulmasından hemen sonra, daha ertesi gün bu proje için Sony’yle değil, CD teknolojisinde Sony’nin en büyük rakibi Philips’le anlaştıklarını açıkladı.

Yani bu olay Nintendo’nun kendi konsol ve oyunları konusunda başka bir şirkete güvenmemesinden ve bağımsız olma ilkesinden kaynaklanıyordu. Yamauchi anlaşmayı duyduktan hemen sonra bu iş için Philips’le pazarlık etmiş, CD lisansları konusunda kontrolü Nintendo’ya sağlamıştı. Yamauchi, Sony’nin Nintendo’yu arkasından bıçaklayacağı bir senaryonun ihtimalini bile istememiş, ihaneti daha iş başlamadan kendisi yapmıştı. Bu bakımdan alınması gerek gibi duran bu karar Nintendo tarihinin belki de en büyük hatası olarak onlara geri dönecekti.

Kutaragi Yeniden Kovulmanın Eşiğinde

Sony cephesinde Nintendo’nun yaptığı bu açıklama ise çok büyük bir felaket gibi gözüküyordu. Nintendo, beraber yapacakları konsol projesini iptal etmekle kalmamış, bunu yapabilecekleri en utanç verici şekilde duyurmuşlardı. Sony’nin “Beraber konsol yapıyoruz ve bu konsol şu ana kadar görülmemiş teknolojiler kullanacak” açıklamasından hemen sonraki gün Nintendo’nun “Hayır aslında biz onun için Sony’yle değil dünya çapında en büyük rakibi olan Philips’le anlaştık” diye halka açıklama yapması hem imaj bakımından hem de Sony’nin oyun sektörüne iyi bir giriş yapma planı bakımından korkunçtu.

Sony merkezinde büyük bir telaş vardı, Kutaragi hariç. Ken Kutaragi hala Sony’nin bu işin altından kalkabileceğine güveniyordu ve konsolun yapımı konusunda kararlıydı. Fakat, yönetim kurulu aksini düşünüyordu. Kutaragi bir kez daha kovulmanın eşiğindeydi ve bu sefer yönetim kendisine çok daha kızgındı. Ona bir şans verilmişti ve bu şans şirket için bir utanç kaynağı olacak şekilde sonuçlanmıştı. Ancak, yönetim her ne kadar Kutaragi ile yolların ayrılmasını desteklese de yine Norio Ohga, Kutaragi’deki kararlılığa güvendi ve bir kez daha Kutaragi’yi kovulmanın eşiğinden kurtardı. Şimdi Kutaragi’nin yapması gereken şey Norio’nun kendisine olan güvenini boşa çıkarmamaktı.

Sony’nin Başkanı Norio Ohga Neden Böyle?

Öncelikle Norio Ohga neden iki seferinde de Kutaragi’ye güvenip kendi bildiğini yapması konusunda devam etmesini desteklediğini merak ediyorsanız bunun cevabı aslında hiç de şaşırtıcı değil. Bunu anlamak için Norio Ohga’nın nasıl biri olduğunu bilmeniz yeterli. Sony tarihinin belki de en önemli figürü olan Norio Ohga, gençliğinde müziğe ilgi duyan ve bir tanıdığından elektroniğin temelleri ve elektrik diyagramları hakkında bilgiler öğrenmiş biriydi. 2. Dünya Savaşı bitince Tokyo’da opera sanatçılığı konusunda yükseköğrenim görmeye başladı, bu alana kabul edilmiş 13 kişiden biriydi. Bu dönemde Ohga, teyplere rastladı ve oldukça ilgisini çekti, hemen de kendine bir tane aldı. Ohga teypleri vokaller için büyük bir lütuf olarak hayal etmişti, tıpkı dansçılar için ayna ne işe yarıyorsa teypler de aynısını vokaller için yapabilirdi. Bu düşünce ile sesini kaydedip kaydı dinledi ve, sonuç onun için bir hayal kırıklığıydı. O dönemki teypler konuşmaları kaydetmek için idealdi, fakat müzik için kaydedilen sesler çok distorted’dı.

Ohga bu problemi bir mektup yazarak üretici şirket Tokyo Telecommunications’a bildirdi. Ürettikleri teypler yeterince iyi değildi. Teypleri için geliştirilebilecek şeylerin detaylıca bir listesini attı. Bu mektup karşısında baya şaşıran şirketin kurucu ortağı Ibuka baya etkilendi ve Ohga’yı yarı zamanlı danışman olarak şirkete katmak istedi. Ohga’nın çalışmayı kabul ettiği bu şirket daha sonrasında Sony ismini aldı. Ohga Sony’deki kariyerinde en dipten tırmandı. Kasetlerden sorumluyken özelden genele her şeyin tasarımıyla ilgilendi ve Sony’nin başkanlığına kadar tırmandı. Yani Ohga da yılmayan, mevkisi ne olursa olsun koca şirketlere kendi lafını diretebilen bir figürdü. Kutaragi’deki kararlığı görünce, Ohga da yapabileceği konusunda ona inandı.

playstation

Planlarda Değişiklikler, ve Yan Kuruluşun Desteği

Ohga, Kutaragi ve beraberindeki dokuz çalışanını Sony’nin ana merkezinden Sony Music Entertainment Japan’e çekti, hala Sony’ye bağlı bir yan şirket. Her ne kadar Sony’ye bağlı olsa da, işleyiş olarak Sony Music ana merkezden çok daha farklı işliyordu. Sony Music aslında bu proje için tam uyuyordu, Sony Music zaten sanatçılarla uğraştığı için işin eğlence sektörüne çok daha hakimdi. Sony’deki analog elektroniğin hala dijitalden çok daha kullanışlı ve güncel olduğu felsefesinin aksine, Sony Music dijitalleşen çağda yeni şeyler denemeye dünden hazırdı. Üstelik müzik CD’leri konusunda da tecrübelilerdi ve oyun CD’lerine benzerlikleri bakımından PlayStation’ın geliştirilmesinde kolaylık sağladı.

Shigeo Maruyama, Sony Music Entertainment’ın başkanı, satışlar hakkında bir şeyi iyi biliyordu. Aynı müzik endüstrisinde olduğu gibi, bir albümü asıl sattıran şey kayıt esnasında kullanılan teknolojiden ziyade albümdeki hit şarkılarsa bir konsolu da esas sattıran şey ileri teknolojisi değil o teknolojiyle oynanabilen hit oyunlardı. Şimdi bu konuda Sony’nin bir problemi vardı. Sektördeki Sega ve Nintendo gibi devlerin bu konuda güvenebilecekleri kendilerine bağlı oyun stüdyoları vardı. Üçüncü parti şirketlerin oyunlarının yanında Sega Sonic gibi, Nintendo da Pokémon, Mario gibi önemli birinci parti IP’lere sahipti. Sony’nin onları ayrı kılacak bir stüdyoya ihtiyacı vardı. Sony’nin Sony Image Soft diye kendilerine bağlı bir kuruluşu vardı fakat ürettikleri oyunlar pek de Sony Music’i tatmin eden şeyler değildi. Başka şirketlerin kapılarını çalmaları lazımdı.

Haziran 1993’te, Ken Kutaragi oyun stüdyoları arasında önemli yeri olan Namco’yla pazarlığa oturdu. Pac-Man gibi piyasada oldukça önemli IP’leri olan bu şirket, daha birkaç sene öncesinde ilk 3D oyunlarını geliştirmişti. Ama ne yazık ki bu oyunları çalıştıracak arcade makineleri çok pahalıydı. PlayStation’ın vadettiği gibi 300 dolardan satışa çıkacak sıradan bir el konsolunun bu tarz oyunları oynatabilmesi çok da realistik durmuyordu. Üstelik daha kendilerini kanıtlamadıkları için Namco PlayStation’a üç milyon kopya satmadıkça oyun çıkarmak konusunda isteksizdi. Fakat, dediğimiz gibi konsolun üç milyon kopya satabilmesi için üç milyon kopya sattıracak oyunlarının olması gerekiyordu. Şirketlerin güvenini kazanmak konusunda Kutaragi’nin başka bir planı da vardı.

Gerçek Olamayacak Kadar İyi Bir Konsol

Tarih 28 Kasım 1993, oyun dünyası ve Sony için Tokyo’da tarihin en önemli sunumlarından biri yapıldı. Sony Computer Entertainment’ın kuruluşunu duyuran bu sunumda Sony artık resmen konsol endüstrisinin aktif bir parçasıydı. Ama sunumu bu kadar tarihsel yapan şey bu değildi, Kutaragi’nin oynayacağı büyük kumardı. 60 farklı şirketten yüzlerce geliştiricinin bulunduğu konferans salonunda sunum için sahnede sadece üstü bir örtüyle kapatılmış bir nesne vardı. Ken Kutagari sahneye çıktı, örtüyü kaldırdı ve, nesne sadece bir monitör ve üstündeki bir konsoldan ibaretti. Fakat monitörde 3 boyutlu bir yürüyen dinozor animasyonu vardı. Kutagari konsolun kumandasını eline aldı, analog çubukları hareket ettirdi ve dinozor Kuragari’nin komutlarına göre hareket ediyordu. O küçük konsol mu yapabiliyordu bunları.

Sunum bundan ibaretti; konsol, üç boyutlu bir dinozor animasyonu ve kumandayla bu animasyonu yönlendirebilen Ken Kutaragi. Sunumdakilerin tepkisi ise, sessizlik oldu. İlgilerini çekmedikleri için değil, gözlerine inanamadıkları içindi bu sessizlik. Ancak arcade salonlarındaki binlerce dolarlık makinelerin çalıştırabildiği bu animasyonları Famicom, Sega Genesis tarzı küçük bir ev konsolunun çalıştırması inanılabilir gibi değildi çünkü. Sessizliğin ardından büyük bir alkış koptu. Artık şirketler PlayStation’a oyun çıkarmak için satış şartı aramaktan ziyade PlayStation’ın neler yapabileceğini merak ediyordu.

Bir Konsol Nasıl Diğerlerinden Daha Cazip Olabilir?

Pekala, PlayStation o dönem için görülmemiş bir konsol olacağını göstermişti fakat oyun dünyasının CD-ROM’a karşı görüşünü nasıl düzeltecekti. Sega CD ve 3DO gibi konsollar da CD formatını kullanıyordu fakat geliştiriciler CD’ye oyun yazmaktan nefret ediyordu. Okunma hızı kartuşlardan çok daha uzundu. Kutaragi’nin ise çözümü basitti, kartuş gibi konsolun sürekli diski okumasındansa konsol CD’deki verileri RAM’e kaydedecek, bu şekilde oyunun yüklenmesi için CD’nin anbean okunması gerekmeyecekti. Peki bu problem çözüldü, fakat CD’lerin teminatı ne olacaktı?

Aslında bu Sony Music’in farkını cidden ortaya koyduğu kısımdı. Piyasadaki genel geçer format olan kartuşların çok önemli bir kusuru vardı, ve Sony bu kusuru suistimal etmek için hazırdı. O dönem Nintendo’nun oyun şirketlerine oyun basmaları için kartuş temin etmesi üç ay sürüyordu. Sony ise şirketlere kartuşlara oranla çok daha yüksek belleğe sahip olan CD’yi sadece üç günde teslim edeceklerini vadetti. Sony zaten müzik endüstrisi inin CD’leri seri üretiyordu, ve şirketlerin siparişlerini üç günde teslim etmek onlar için zor olmayacaktı.

Peki teslimin süresinin kısalması şirketler için ne mi ifade ediyordu? Çektikleri büyük bir çileden kurtulmayı. O dönemler oyun basmak tam bir şans oyunuydu. Kartuşu az sipariş edersin, oyun beklenmedik bir hit olur ve tüm kopyaları satar. Daha fazla kopyan olmadığı için yeni kartuşlar üç ay sonraya gelir ve oyuna ilk çıktığı andaki ilgi üç ayda söndüğünden beklenilen kadar satmaz. Ya da tam tersi çok satacağı beklenilen bir oyun beklenilenden az satar ve binlerce kartuş çöpe gider. Böyle bir derdin ortadan kalkması özellikle tam da bu sebeplerle Nintendo’yla davalık olan Namco’nun ilgisini çekti ve PlayStation’a oyun üretmek için can atıyordu.

Devrim Yapacak Konsol Sonunda Piyasaya Sürülüyor

1994 Noel’ine yaklaşırken Sony, PlayStation’ı piyasaya sürmenin son aşamalarına yaklaşmıştı. Peki ya bu konsolun fiyatı ne olacaktı? Sony’deki muhasebeciler elektronik alet fiyatlarında araştırmalar yaptıktan sonra PlayStation’ı satıcı için %25 karla satabileceği fiyat olan 399 doların en makul seçenek olduğuna karar kıldı. Elektronik endüstrisindeki norm oydu çünkü. Sony yapması gereken her şeyi yapmıştı: geliştiricilere kendileri için oyun çıkarmaları için sunduğu kolaylıklar, o zaman için imkansız gibi görünen bir teknolojiye sahip el konsolu, ve makul bir fiyat. Artık Sony’nin yapabileceği tek şey satış gününü beklemekti.

3 Aralık 1994, PlayStation ilk olarak Japonya’da satışa çıktı. Sony merkezinde herkes satıcılar ve satışlardan gelecek haberleri bekliyordu. Satıcılardan gelen haberler beklenilenden de iyiydi. Japonya’daki çoğu dükkan sahibi en iyi vitrininde PlayStation’ı sergilemeye başlamıştı, daha ilk günden elindeki tüm PlayStation’ları satan dükkanlar vardı ve Sony yapabileceği en iyi şekilde konsol piyasasına girmişti.

Neden mi dükkanlar en iyi vitrinine Nintendo konsolları yerine daha ilk haftadan PlayStation koymaya başlamıştı? Çünkü Sony konsol için belirlediği fiyat ufak bir tesadüfe sebep olmuştu da ondan. %25 kar marjı elektronik cihazlar için o zamanki norm olabilirdi, fakat Nintendo satıcılar için sadece %10’luk bir kar marjı bırakıyordu. Yani konsollar için %25 satıcılar için çok yüksek bir kar marjıydı. Her satılan konsol satıcılar için 100 dolar kar demekti ve oyun geliştiricilerinden sonra oyun mağazalarını da Sony safına geçiren hamle olmuştu.

PlayStation, PlayStation’lar ve Bıraktığı Miras

PlayStation, 100 milyon satışı geçen ilk ev konsoluydu. Makul bir fiyata o dönemin en gelişmiş oyunlarını oynatabilmek inanılmaz bir başarıydı. Sony yıllar içinde PlayStation markasını ilerleterek konsol üreticilerinin en büyük iki markasından biri oldu. PlayStation 2 hala tarihin en çok satan konsolu unvanını taşıyor. Ve bütün bunlar Sony genel merkezinde çalışan bir mühendisin şirketi bu işe sokmaya diretmesiyle ortaya çıktı. PlayStation’ın başarısı Ken Kutaragi’nin inancı ve mühendislik yeteneği, Ohga’nın planlama yeteneği, Shigeo Maruyama’nın pazarlama yeteneği ve PlayStation’ın tasarımında rol alan mühendislerin emeğiyle şu an hala bahsedilen yılmama hikayesine konu oldu.

3D oyunların ev ortamına taşınmasıyla beraber oyun sektörü 3D oyun üretme konusunda bir yarışa girdi. Diğer markalar da PlayStation gibi 3D oyun çalıştırabilecek konsollar üretti ve sektörün gelişmesini önemli ölçüde hızlandırdı. Hem oyun dünyasının en önemli şirketlerinden biri bu dünyaya giriş yaptı, hem de oyun dünyasında yaşanan bu devrim video oyunlarının tarihini yeni bir çağa atlattı.

Kaynakça:

https://research.ebsco.com/c/msrozl/viewer/html/b6wbwsbqtj

https://www.youtube.com/watch?v=WoTSDCtfLxk&t=1s

https://www.eurogamer.net/farewell-father-article

https://playstation.fandom.com/wiki/PlayStation_(console)

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisment -spot_img

Başka Yazılar

Kaçırmayın!