Günümüzde her ne kadar basit bir baharat olarak görülse de tuzun tarihini insanlık tarihinden ayırmak oldukça güç. Öte yandan tuzun değerini ölçmek de bir o kadar zor. Bilmiyor olabiliriz ama tuzun insanlık için önemi gerçekten devasa bir boyutta. Bu yazımızda medeniyete şekil veren bileşiği yani tuzun tarihini inceleyeceğiz.
Günümüzde tuz belki de sadece yemeklere tat katmak için kullanılıyor olabilir ama tarih sahnesine baktığımızda durum cidden çok farklı. Binlerce yıl boyunca insanlar tuzu birçok farklı ve hayati alanlarda kullanılmış. Bu alanlardan en göze çarpanı şüphesiz tuz sayesinde yemeklerin saklanablir hale getirmektir. Salamura kelimesi ise İtalyanca’dan Türkçe’ye geçen bir kelimedir ve “tuzlu suya yatırma” manasına gelir.
Yemeklerin saklanır oluşu insanların uygarlaşmasında inanılmaz derecede büyük bir rol oynamıştır. Bu sayede insanlar sadece gününü yaşayan ve ne bulduysa o anda tüketip bitiren bir canlı olmaktan çıkmıştır. Yemekler konserve edilip başka diyarlara taşınır hale gelmiştir. Ülkeler arası ticaret artmıştır ve de artı ürün kavramı perçinlenmiştir.
Uygarlıkları Geliştiren Baharat: Tuz
Yetişkin bir insan vücudunda ortalama 250 gram tuz bulunur ve sindirim sistemi, sinir sistemi gibi yaşamsal işlevlerlerde görev alır. Napolyon’un askerlerinin beslenme düzeninde tuza rastlanmazdı ve araştırmacılar bu yüzden savaşlarda yaralanan askerlerin iyileşme süreçlerinin çok uzun olduğunu tespit etmişlerdir. Bu yüzden bir sürü asker canından olmuştur. Şu da bir gerçektir ki İlk Çağ ve Orta Çağ’da tuz yemeklerde baharat olarak kullanılmazdı çünkü çok pahalı bir şeydi. Ayrıca Roma askerleri maaşlarını tuzla alırdı. İngilizce’de maaş anlamına gelen “salary” kelimesi tuz manasına gelen “sal”den gelmektedir.
Tarihsel açıdan tuzun devletler arası çok büyük bir öneme sahip olduğunu görüyoruz. Tuzu kontrol eden aynı zamanda çok büyük bir ticari gücü de elinde tutuyordu. Tuz sayesinde zengin olan devletler de vardı, tuz yüzünden çıkan savaşlar da. Epey bir süre Orta Çağın en zengin ülkelerinden biri olan Venedik, bu zenginliği insanlar için temel bir yaşam maddesi olan tuza borçluydu. Öyle ki Venedikliler tuzdan “il vero fondamento del nostro stato” yani “devletimizin esas temeli” olarak bahsederlerdi.
Tuzun Tarihi
Tuza ilk olarak millattan önce 2700 yılında Çinde rastlanır. Milattan önce 1400’lerde ise Mısırlılar tuzu dini ritüellerde kullanmıştır. Hepimizin bildiği üzere Mısırlılar ölülerini mumyalıyorlardı ve bu mumyalama işlemi için de tuz gerekiyordu.
Çin İmpararorluğunun eski çağlarda vergileri parayla değil tuzla topladığı biliniyor. Ayrıca 1259’da Kral 1. Charles tarafından Fransa’da tuz vergisi toplanmaya başlanmıştır. En başta Napoli krallığına karşı savaşan askeri orduyu finanse etmek için çıkarılsa da 1946 senesine kadar bu vergi geçerliliğini korumuştur. Fransız ihtilalini tetikleyen temel unsurlardan biri de bu tuz vergisidir. Bazı kaynaklara göre ise 1785 yılında Britanya’da 10.000 kişi tuz kaçakçılığından tutuklanmıştır. 1930 yılına gelindiğinde ise Mahatma Gandi binlerce Hint ile İngiliz sömürgeciliğini eleştirmek adına tuz yürüyüşüne çıkmıştır. Bu yürüyüş 20 yıl sonra Hindistan’ın bağımsızlığını kazanmasında büyük rol oynayan bir ateş yakmıştır.
Nazım Hikmet ise tuza olan ilgisini “Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi” diyerek belirtmiştir.😆😆
Kaynakça: www.europeanwaterways.com
en.wikipedia.org
www.worldfoodstory.co.uk
Tarihin Tadı: Kahvenin Osmanlı’dan Avrupa’ya Yolculuğu TIKLAYINIZ
Alkolün Yasak Olduğu Dönem Bara Gitmek: Speakeasy’ler TIKLAYINIZ
Ketçap’ın Antik Çağlara Uzanan Hayret Verici Hikayesi TIKLAYINIZ
Bir İtalyan Klasiği: Aperol Spritz’in Tarihi TIKLAYINIZ