“Bu amansız hastalığın zulmünü anlatmaya nereden başlasam bilmiyorum; hastalığa şahit olan neredeyse herkes kedere gömülüyordu. Böylesine korkunç bir şeyi anlatmaya insanın dili varmıyor. Bu dehşeti yaşamayanların gerçekten kutsanmış olduğunu söyleyebilirim. Hastalığa yakalananlar hemen ölüyordu; koltuk altları ve kasıkları şişiyor, konuşurken birdenbire ruhunu teslim edenler oluyordu. Babalar, çocuklarını; karılar, kocalarını terk ettiler. Kardeşler birbirlerine sırt çevirdiler. Hastalığın nefes ya da bakış yoluyla bulaştığına inandıklarından herkes birbirinden kaçmaya başladı. Yine de kurtulamadılar ve ne para ne de dostluk uğruna tabutları taşıyacak birileri bulunamadı.”
Bunlar İtalya’nın Siena şehrinde yaşayan bir tarihçi olan Agnola Di Tura’nın sözleridir. 1300’lü yılların ortalarında şahit olduğu korkunç bir salgından bahsediyor: Kara ölümden!
Yakaladığı 5 kişiden 4’ünü öldüren, sadece dönemin Avrupasında bile nüfusun yüzde 40’ını yok eden ve insanlık tarihinin gördüğü en ölümcül salgınlardan biri.
Kara Vebanın Ortaya Çıkmasındaki Sebep
Veba, bacillus bakterisinin sebep olduğu bir hastalık olup kahverengi lağım faresi gibi
kemirgen hayvanlardaki parazit pirelerle taşınmakta ve yayılmaktadır. İnsanlar arasında vebalı hastaların şiddetli öksürükleri sonucunda etrafa saçılan kan damlacıklarıyla
bulaşmıştır. Vebanın üç türü vardır ve üçü de 14. yüzyıldaki veba salgınında muhtemelen görülmüştür. 14. yüzyıldaki salgında en çok karşılaşılan Hıyarcıklı veba, lenf bezlerinin yoğunlaştığı bölgelerde yani kasık ve koltuk altında ağır bir şişliğe sebep olmuş ve tiksindirici siyah renginden dolayı Kara Ölüm ismini almıştır. Çoğunlukla tüm vücudu sarabilen bu siyah yaralara bubonik (hıyarcıklı) vebanın ismini aldığı bubo olarak bilinen iç kanama sebep oluyordu ve oluşan siyah yaralardan kötü kokulu bir iltihap akıyordu.
Şiddetli ateş ve eklem ağrıları diğer belirtiler arasında yer alıyordu. Bubonik veba tedavi edilmezse genellikle 72 saat içinde enfeksiyonların %30 ile %75’i ölümcül hale gelmekteydi. Vebanın diğer iki türü olan akciğer ve septisemik veba ise genel olarak tüm vakalarda ölümcüldür. İlk olarak Orta Asya’da ortaya çıkmış, Moğol savaşçı ve tüccarlar aracılığıyla Kırım’a yayılmıştır. Karadeniz’den çıkan Ceneviz ticaret gemilerindeki sıçanlardan taşınan veba, İtalya üzerinden Avrupa’ya girmişti. Hastaların üçte ikisi ölürken, etkilenen yerlerdeki nüfusun %30 ila %50’sinin vebadan hayatını kaybettiği düşünülmektedir.
Kara Ölüm (Veba) Nasıl Yayıldı?
Kara Veba, 1300’lerin ortasında, özellikle Avrupa ve Asya’da inanılmaz bir kaosa ve ölümlere yol açmış, sonrasında kültürel ve siyasi düzeni de kökünden etkilemiş bir salgındır. 1347 yılında İtalya’nın Sicilya adasının Messina şehrinin limanına yanaşan 12 tane ticaret gemisinin içindeki denizcilerin büyük bir çoğunluğu ölmüş, kalanlar ise vücutlarındaki şişler ve yaralarla ağır seyreden bir hastalık geçiriyorlardı. Hemen bu gemileri içindekilerle birlikte limandan uzaklaştırdılar fakat artık çok geçti. Sonraki yaklaşık 5 yıl içinde Avrupa nüfusunun yarısını öldürecek salgın, liman kenti Messina’ya bulaşmıştı artık.
Virüsün yayılmasındaki en büyük etken bu tip ticaret gemileriydi. 1347’deki Kara Ölüm,
muhtemelen Karadeniz’de Kefe’den yelken açan dört Cenevizli tahıl gemisinde bulunan
farelerle Sicilya aracılığıyla Avrupa’ya taşınmıştı. Liman şehri enfekte olmuş cesetleri fırlatan
Tatar Moğolları tarafından kuşatılmıştı ki İtalyanlar vebaya burada yakalanmıştı.
Hastalığın bir diğer kökeni olarak İpek Yolu’nu kullanan Moğol tüccarların, vebayı ilk olarak görüldüğü Orta Asya’dan getirdiği söyleniyordu. Sicilya’dan İtalya ana karasına olan atılan küçük bir adım olmasına rağmen Kefe’den gelen gemiler Cenova’ya ulaşmış, girişleri reddedilmiş;
Marsilya’ya, oradan da Valencia’ya demirlemişlerdir. Böylece ticaret yolları vasıtasıyla
hastalık daha sonra korkunç etkilerinin görüleceği Fransa, İspanya, Britanya ve İrlanda’ya
1349’un sonlarına doğru taşınmıştı. Yangın gibi yayılan hastalık, Almanya’yı, İskandinavya’yı, Baltık devletlerini ve Rusya’yı 1350-1352 yılları boyunca vurmuştu.
Veba (Kara Ölüm) Hastalığının Seyri
Başlangıçta çok şiddetli bir soğuk algınlığı gibi başlayıp bir-iki gün içerisinde, lenf
bezlerinde Bubo adı verilen bir elma büyüklüğüne kadar ulaşabilen şişler ortaya çıkar.
Bu şişler oldukça siyahtırlar ve kısa sürede kötü kokulu bir iltihap akmaya başlar.
Ardından iki-üç gün içerisinde septik şok ile birlikte zatüre (Pnömoni) baş gösterir.
Hemen ardından solunum yetmezliği ile birlikte iki ila dört gün içinde hasta hayatını
kaybeder. Kronik rahatsızlığı bulunanlar veya bünyeleri zayıf olanlarda bu belirtiler o
kadar hızlı gelişiyordu ki kimi zaman sağlıklı bir şekilde yatan kişiler sabahına maalesef
ölebiliyordu.
Kara Ölüme Tedavi Arayışı ve Hastalığın Zararları
O dönemlerde etkili bir tedavi yoktu. Hekimler hastaların kanlarını çekme veya
şişlikleri patlatarak iltihabı boşaltma gibi yöntemler uyguluyordu ama elbette bir
faydası olmamıştı. Ayrıca herkes panik halinde sadece bakışarak bile bulaştığını
düşündüğü için hekimler sık sık hastaları görmeyi reddediyordu, rahipler insanlara
günah çıkarmayı evlerinde yapmalarını söylüyordu, tüm ticaret yerleri kapanıyordu,
kırsal kesimlere göç başlamıştı. Fakat bu hastalık inekler, koyunlar ve tavuklara bile
bulaştığı için kaçacak bir yerde yoktu. Hatta o kadar fazla koyun ölmüştü ki Avrupa’da
uzun süre yün krizi yaşanmıştı.
- Hayvan tedavileri
- İksirler, Tütsülemeler, Kan Alma, Macunlar
- Enfekte Bölgelerden kaçış ve Marjinal Topluluklara Zulüm
- Dini tedaviler
- Karantina ve toplumsal (sosyal) mesafe
Doktorlar ise hastalığın tedavisinde bu 5 yöntemi kullanmaya çalışmışlardır fakat 5
yöntem de olumsuz sonuçlar vermiştir. Günümüzde ise tedavide antibiyotikler kullanılır.
Tedaviye ne kadar erken başlanırsa başarı o kadar artar. Belirtilerin ortaya çıkmasından en
fazla 20 saat sonra tedaviye geçilmelidir. “Streptomisin” ve “Tetrasiklin” veba tedavisinde
günümüzde kullanılan antibiyotiklerdir.
Kaynakça: www.worldhistory.org
www.seyahatsagligi.gov.tr
https://m.youtube.com/watch?v=BgJGwGAWzsM
Bir Aralar Başımıza Bela Olan “Karantina” Kelimesinin Kökeni TIKLAYINIZ
Ludizm: İngiltere’de Ortaya Çıkmış Bir Çeşit Teknoloji Karşıtlığı TIKLAYINIZ
Havacılık Tarihinin Karanlık Günü: 17 Temmuz TIKLAYINIZ