Daha önce hiç iskambil kartlarına elini sürmeyenimiz yoktur. Arkadaş ortamlarının vazgeçilmezi, yurt odalarının gizli saklı eğlence kaynağı (halbuki yasak olmasına ne gerek var ki!) olan bu kartlarla bazı zamanlar fal bakılır. Bazen de bu oyun kartları amatör sihirbazlık gösterilerine aracılık eder.
Sevgili okurlar, günümüzde iskambil kağıtları veya oyun kağıtları deyince hepimizin aklına aynı kartlar geliyor. En azından bu durum Türkiye’de böyle. Ancak iskambil kağıtları düşündüğümüzden ve hayal ettiğimizden çok daha kültürel ve tarihsel bir şey. Mesela benim de geçen sene bir yıl boyunca yaşadığım İtalya’nın Napoli kentinde oynanan kartlar ile bizim bildiğimiz kartlar arasında kültürel bir farklılık bulunuyor. Napoli’de arkadaş ortamında “Haydi bi’ kağıt oynayalım” dediniz mi, hemen şu soru sorulur “Napoletan kağıtları mı yoksa Fransız kağıtları mı?” Türkçede iskambil kağıdı diye adlandırdığımız kağıtlar İtalyancada “Fransız kağıdı” diye ifade edilir çünkü. Napoli’de bu kağıtlar ile oynanan evrensel oyunların yanı sıra özel bir Napoletan destesi de bulunur. Bu destenin de kendine has oyunları vardır.
Bu yazıda günümüz oyun kağıtlarının tarih içinde nasıl da değiştiğine tanık olacaksınız. Yüzyıllar boyunca birçok farklı medeniyet bu oyun kağıtların evrimleşip bugünlerdeki haline gelmesine katkı sağlamış. Haydi o zaman hep beraber kırmızı ve siyah renkli 52 kartdan ve 2 Joker’den oluşan iskambil kağıtlarının tarihçesine bakalım.
İskambil Kağıtlarının Tarihçesi
İskambil kağıtlarının ilk çıktığı yerin neresi olduğunu kestirmek zor. Çünkü kağıt yapısı gereği çağlar boyunca iyi bir şekilde saklanamaz, bu nedenle elimizde kuvvetli tarihsel kanıtlar yok. Lakin 1300’lerin sonu ve 1400’lerin başı gibi Avrupa’da ortaya çıkmaya başladıklarını biliyoruz, peki oraya nasıl geldiler? Kesin kökeni hakkında ortak bir yargıya varılmasa da bu kartların ilk buluntularına Doğu’da rastlanılmış. Ancak oradan Avrupa’ya, önce İtalya ve İspanya’ya, sonra doğuya Almanya’ya; oradan da Fransa’ya doğru yol almış. Günümüzde ise birçok kağıt ABD’de üretilmektedir.
Zamanda Bir Macera
Yani değerli okurlar Doğu’da bir yerden gelmişler ve Avrupa’ya çingeneler, haçlılar veya tüccarlar tarafından ithal edilmiş olabilirler. En çok benimsenen fikir ise Çin’de MS 9. yüzyılda Tang hanedanlığı döneminde icat edilmiş olduğu yönünde. Ayrıca oyun kartlarının ilk olarak “oyun parası” işlevini gördüğünü ve diğer kumar oyunları için kullanılan bahisleri temsil ettiği düşünülmektedir. Daha sonraları bu kartlar oyunların bir parçası haline gelmiştir. Oyun kâğıtlarının Çin’den Avrupa’ya Mısır üzerinden Memlük döneminde ulaşmış olması çok muhtemeldir. Bunun bir kanıtı da o döneme ait destelerde Memlük aristokrasisinin temel ilgi alanlarını temsil eden kadehler, altın paralar, kılıçlar ve polo sopaları bulunmasıdır. Bu semboller 14. yüzyıl İtalya’sındaki oyun kâğıtlarında da vardır. Hatta günümüzde halen daha İtalyan ve İspanyol oyun kağıtları bu dört simge üzerine kuruludur. Bu tarz kartlar Latin kartları olarak da anılır. Napoletan kartları da bunlardan biridir.
İtalya’da 14. yüzyılın sonlarında oynanan kartlar ile İspanyol kartları arasında birtakım farklılıklar vardı. İtalyan kartlarındaki 8, 9 ve 10’a İspanyol kartlarında rastlanılmıyordu. Dahası İtalyan kartlarında kral, kraliçe ve prens vardı ama İspanyollar kraliçeyi erkek bir şövalye ile yer değiştirtmişti. İspanyol destesinde 7’den sonra bir sayı bulunmadığı için de 40 kartlık bir deste ortaya çıkmıştı. Napoletan oyun kağıtları da saray üyeleri ve kart sayısı bağlamında İspanyol destesiyle benzerlik göstermektedir.
Ortaçağ Avrupa’sında ilk kez ortaya çıkan bu kağıtlar elle boyanmış ve sadece toplumun üst sınıflar arasında bulunan lüks ürünlerdi. Ancak kart oyunları daha popüler hale geldikçe bunları daha ucuza üretmek için yöntemler bulunmuş, oyun kartları toplumda yaygın olarak kullanabilir hale gelmiş. Böylece oyun kağıtlarının batıya ve kuzeye yayılmasının önü açılmıştır.
Almanya ve Fransa
Almanya’nın iskambil kağıtlarına katkısı ise matbaanın icadı ile olmuştur. Bu sayede oyun kağıtları daha büyük kitlelere ulaşıp geniş çaplara yayılmıştır. Bu durum Almanya’nın iskambil kağıdı ticaretinde baskın bir rol kazanmasını sağlamıştır hatta iskambil kağıtlarını ilk üreten ülkeler olan İtalya ve İspanya’ya bile kağıt ihraç etmiştir! Bunların yanında Almanya’da da o zamanlar kendine has oyun kağıtları vardır. Bu kağıtların sembolleri daha farklıdır.
Bu arada 15. yüzyılın başlarında Fransızlar bugün yaygın olarak kullandığımız dört simgeyi geliştirdiler: kupa, maça, karo ve sinek. Ancak Fransızların bulduğu asıl dahiyane fikir, bu dört renk sembolü iki kırmızı ve iki siyah olarak ayırmaktı. Ayrıca kartların üzerindeki saray üyelerine İspanyolların aksine kızı da eklediler. Böylece bu karakterler papaz, kız ve vale olarak günümüze kadar ulaştı. Fransızların yaptığı bir çılgınlık ise kağıtlardaki karakterleri tarihden ünlü isimlerle eşleştirmek oldu. Mesela Sinek papazını (bir bakıma kralı) Büyük İskender ile ve Karo papazını da Jül Sezar ile eşleştirdiler.
Evet sevgili okurlar binbir çeşit eğlenceye, tabloya, iddiaya, kumara konu olmuş iskambil kağıtlarının tarihçesi böyledir. Keyif dolu günler dileriz. Şeytanınız bol olsun!
Kaynakça: Roya, W. (2018). The History of Playing Cards: The Evolution of the Modern Deck. Erişim tarihi: 8 May 2024, https://playingcarddecks.com/blogs/all-in/history-playing-cards-modern-deck.
eline sağlık kaan
Teşekkür ederim:)
Very informative
Thanks bro!
Harika bir yazı olmuş… Eline ve emeğine sağlık…