Sizler bu yazıyı ne zaman okuyorsunuz bilmiyorum ama dün akşamüzeri ekran başında olan futbol severler, hafızalardan uzun süre silinmeyecek bir El Clasico karşılaşmasına şahit oldu. Bu maç için tarihin en zevkli maçlarından biri desek çok da yanlış olmaz. Gerçekten nefes kesen bu 90 dakikanın altında bir çok detay yatıyor. Hatta şöyle söyleyelim sevgili okurlar, bu maç futbol için bazı devirleri kapatıyor bazı devirleri ise açıyor. Yani bir dönüm noktası.
Dünya futbolunun en önemli ve en çok izlenen derbisi olan Barcelona- Real Madrid maçları bu sene hem İspanyol taraftarlar hem de dünya çapında futbol severler için gerçekten bir şölendi. Bu iki takım bu sezon içerisinde dört kere karşı karşıya geldi ve bütün karşılaşmalarda kazanan taraf Katalanlardı. Yanlış okumadınız dört derbinin dördünü de Barcelona kazandı. Fakat tabii ki de bu inanılmaz başarının altında birçok şey yatıyor. Merak etmeyin bu yazıda bunların hepsine değineceğiz.
Yazıya geçmeden önce maçı izleyememiş ve belki de hayatının hatasını yapmış insanlar karşılaşmanın özetini buradan izleyebilir. Süresinin uzun olduğuna bakmayın gerçekten aksiyon dolu bir maçtı.
Sezon Başında Dengeler ve Barcelona İçin Yeni Bir Başlangıç
La Liga’da 2024 yaz transfer dönemi kapandığında insanlar gerçekten şaşkına dönmüştü. Herkes son şampiyon Real Madrid’in acımasız bir kadro kurduğunu düşünüyordu. Zaten güçlü olan Madrid kadrosuna bir de bonservissiz bir şekilde Mbappe katılmıştı. Aslında Mbappe transferi bile Real Madrid’in transfer politikasında ne kadar başarılı olduğunu bize gösteriyor. Son yıllarda Mbappe’nin adı defalarca Real Madrid ile anılıyordu fakat Paris Saint Germain yönetimi Mbappe’yi satmamakta inat etmişti. Madrid tarafı ise sabırla beklemiş ve en sonunda dünya yıldızını bonservizsiz bir şekilde kadrosuna katmıştı. Mbappe’nin de gelişiyle yeni bir yıldızlar kadrosu (Los Galacticos) kurulmuştu.
Sezonun başında bazı Marca yazarları (Marca İspanya’nın en yüksek tirajlı spor gazetesidir.) bu kadronun kağıt üzerinde tarihin en iyi Real Madrid kadrosu olduğunu yazıyorlardı. Ronaldolu, Benzemalı kadrodan bile daha iyi…
Barcelona tarafında ise işler sıkıntılıydı. Teknik direktörleri Xavi, geçtiğimiz sezon sonu istifa etmişti. Takıma yeni bir hoca lazımdı ve bu açık Hans Flick’le kapatılmıştı. Daha önce Bayern Münih’i ve Alman Milli Takımını da çalıştıran bu hocadan hiç kimse bir şey beklemiyordu, hele bu Madrid karşısında… Los blancos’un (İspanyolca beyazlılar demektir ve Real Madrid’i temsil eder.) aksine Katalanlar transfer konusunda ve mali işlerde epey sıkıntılı bir yönetime sahipti. 2021’de tekrar kulübün başkanı seçilen Laporta bu konuda sık sık eleştiriye maruz kalıyordu. Dani Olmo’nun transferinde de Laporta yüzünden bazı sıkıntalar yaşanmıştı ve bu sorunları çözmek Barcelona’ya ekstra 100 milyon avroya mal olmuştu. Camp Nou’da VIP localar ebediyen olmak üzere Araplara satılmıştı. Bu olaydan sonra Laporta’nın istifası istendi.
El Clasico Öncesi
Maç öncesi Montjuïc’te gerçekten güzel bir atmosfer vardı. Heyecanlı seyirciler, güneşli ve futbola elverişli bir hava ve de bolca şarkılar… Derbi Camp Nou’da oynanmadı çünkü Barcelona’nın esas stadı olan Camp Nou son iki sezondur tadilatta ve önümüzdeki sezona yetiştirilmeye çalışılıyor. Bu süre zarfında azulgranas (Katalanca bordo mavililer tanımı) Türkçeye ” Yahudi Tepesi” diye çevirebileceğimiz Montjuïc’te yer alan Estadi Olímpic Lluís Companys stadyumunda sanatını icra ediyor. Bu stadyum 1992 yılında Barcelona’da düzenlenen olimpiyatlar için inşa edilmiştir ve kapasitesi de 55.000’dir. Evet, Camp Nou’ya kıyasla bir hayli küçük kalıyor.

El Clasico’nun önemi bu sefer normalden de fazlaydı çünkü La Liga’da şampiyonluğun düğümleri bu maçta çözülecekti. Rakibi los blancos’a karşı bordo mavililer 4 puan üstündüler ve kazanmaları halinde La Liga şampiyonluk kupasını kaldırmaları neredeyse kesinleşecekti.
Öte taraftan Real Madrid’in muhtemel galibiyeti ise onları yarışa yeniden bağlayacak ve şampiyonluk için hayat vericekti. Zirveyle puan farkını bire indirip rakiplerinin hata yapmasını bekliycektiler. Ayrıca Real’in teknik direktörü Carlo Ancelotti belki de hayatının en korkunç ve gergin sezonunu yaşıyordu. Sezonun başından beri Arda Güler ve Endrick gibi genç oyunculara süre tanımayışında gösterdiği tutuculuk bolca eleştiriliyordu, Madrid yanlısı Marca tarafından bile.
Ayrıca lig başlamadan tarihin en iyisi diye adlandırılan bu kadro bir türlü taraftarlarına bekleneni verememişti. Şampiyonlar Ligine çeyrek finalde veda edilmiş, Süper Kupa ve İspanya Kral Kupası (La Copa del Rey) ezeli rakibe kaptırılmış üstüne üstlük üç el clasico da hüsranla sonuçlanmıştı. Eflatunbeyazlar ilk üç derbide kalerinde 12 gol görmüş, ilk maçı kendi evlerinde Santiago Bernabeu’da 0-4 kaybetmişlerdi. Barcelona’nın bu maçı kazanması Ancelotti dönemini sonlandıracaktı. Şimdiden takımın eski efsane futbolcusu Xabi Alonso’nun adı yeni hoca olarak anılıyordu ama kesinleşen bir şey yoktu.
Derbinin İlk 11’leri ve Eksikleri
Barcelona: Szczesny, Cubarsi, Martinez, Ferran, Pedri, Raphinha, Lamine Yamal, Olmo, De Jong, Eric, Gerard Martin
Real Madrid: Courtois, Vazquez, Tchouameni, Asencio, Garcia, Ceballos, Valverde, Bellingham, Arda Güler, Mbappe, Vinicius Junior.
Bu oyunculardan gözümüze çarpan şüphesiz Arda oluyor. İtalyan teknik adam her ne kadar sezon boyu milli futbolcumuza süre vermese de son haftalarda Arda inanılmaz işlere imza atmıştı. Getafe maçında galibiyeti getiren golü atmış ve bu sayede Celta Vigo maçına da ilk 11 başlamıştı. Celta Vigo’ya karşı muazzam bir gole imza atmış ayrıca Mbappe’ye de şahane bir asist yapmıştı. Kısaca genç yıldızımız tüm dünyaya Carlo Ancelotti’nin ne kadar haksız olduğunu ve onun hakkındaki suçlamaların ne kadar doğru olduğunu göstermişti.

Öte yandan Barcelona’nın kadrosunun çoğu genç yıldızlardan oluşuyordu. 17 yaşındaki Lamine Yamal ve Cubarsi bunların en genciydi. Lakin Milano’dan yeni dönmüş ve Inter’le 120 dakika savaşmış olan takım yorgundu en azından öyle olmaları bekleniyordu. Üstüne üstlük Real Madrid’in aksine Barcelona’nın eksiği de çoktu. Maç öncesi gol krallığı yarışında zirvede olan Robert Lewandowski, sağ ve sol bek Balde ve Kounde sakatlar listesindeydi.
Hans Flick’e daha sonra değineceğiz fakat burada atlamamız gereken bir şey var: Maç öncesinde basın açıklamasında bulunan Alman teknik adam Kounde ve Balde’nin yokluğunda Eric Garcia’ya ve Gerard Martin’e güvendiğini söyleyip onlara güven aşılamıştı. maç esnasında Eric Garcia hem bir gol atmış hem de o özgüvenle savunmadan çıkarken Vinicius Jr’a bacak arası atmıştı. Gerard Martin’in de Courtois’nın muhteşem bir şekilde kurtardığı ceza sahasının dışından çekilmiş bir şutu var.
El Clasico’dan Kesitler
Maç henüz yeni başlamıştı fakat Szczesny’nin ceza sahasında Mbappe’ye yaptığı faul Real Madrid’e penaltı kazandırdı. 5. dakikada Mbappe bu penaltıyı gole çevirerek skoru 0-1’e getirdi. 19. dakikada sahnede yine Mbappe vardı ve skor 0-2 oldu. Barcelona’da şok ve trajedi hakim sürerken deplasman tribünü yoğun bir şekilde seviniyordu ama sıkı durun her şey şimdi başlıyordu.
Barcelona, Inter karşısında 2-0 geriye düşmeye alılmıştı ama her defasında skoru 2-3’e getirmeyi başarmıştı. İspanya Kral Kupası Finali için oynanan son El Clasico’da da 2-1 geriye düşüp kupayı 2-3 kazanan bordomavililer değil miydi. İlk yarı bittiğinde Barcelona Eric Garcia’nın Lamine Yamal’ın ve Raphina’nın golleriyle soyunma odasına 4-2 önde gidiyordu. Raphina iki gol atmıştı.
80 yıl sonra ilk kez bir El Clasico’nun ilk yarısında beşten fazla gol olmuştu ve 123 yıllık derbi tarihinde ilk kez iki sıfır geriye düşen bir takım ilk yarıda soyunma odasına iki fark önde gidiyordu. Gerçekten bu maç tarihi bir maçtı.
70. dakikada Mbappe hat-trick yaptı ve farkı bire indirdi. Her ne kadar derbi öncesinde Lewa’nın gerisinde olsa da attığı 3 golle Pichichi yarışında (İspanya gol kralığı yarışı) zirveye oturdu. Sezon başındaki performansıyla ve son haftalarda kaçırdığı penaltılarla bolca eleştirilen Fransız, futbol severlere en güzel cevabı verdi.
Lamine Yamal ve Arda Güler
Bu karşılaşmada Lamine Yamal’dan bahsetmemek Kuran okurken Hz Muhammed’ten söz etmemek olur. 17 yaşındaki Yamal ki kendisi de müslümandır (Her ne kadar Lionel Messi tarafından vaftiz edilmiş olsa da) dün harikalar yarattı. Müthiş bir golü ve Raphina’nın harcadığı 3 tane gezegen ötesi kaçan asisti var. Böylece Raphina kariyerinin en iyi sezonunda bir el clasico’da hat-trick yapma fırsatını tepti.
Lamine Yamal’ı izlemekse gerçekten müthiş bir zevk ve bence La Masia çıkışlı bu çocuk, ki kelimenin gerçek anlamıyla bir çocuk, Messi’nin veliahtı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Attığı harika golden sonra on binlere karşı “sakin olun, ben burdayım” sevincini yapması onun özgüvenini bize yansıtıyor. Onu Arda ile kıyaslanlara kötü bir haberimiz var: Arda da o maçta oradaydı!
Bu Sefer Manita Yok
Her ne kadar Fermin Lopez maçın uzatma dakikalarında jeneriklik bir bireysel gole imza atmış olsa da pozisyonun çok öncesinde bir elle oynamanın tespit edilmesi yüzünden gol VAR’dan döndü ki şahsi yorumum bence geçerli sayılmalıydı. Çünkü elle oynanan pozisyon golden çok önce ve böyle güzel gollerin pozisyondan çok önceki bir elle oynamayla ya da bir faulle çöpe gitmesine izin verilmemeli. Ama maalesef VAR’la yeniden şekillenen futbolun kuralları böyle. Neyse zaten Barcelona taraftarları manita’yı geçtiğimiz sezonki süper kupa finalinde gördüler. Bir sezonda iki manita adamı rezil eder.
Fermin’in topu ağlara göndermesiyle herkes “manita”nın geldiğini düşünmüştü. Manita ifadesi İspanya’da yaygın şekilde kullanılan bir ifade ve bizdeki sevgiliyle hiçbir alakası yok. “La mano” el demek, “la manita” veya “manita” ise küçük el, sevimli el, elcik anlamına gelen bir ifade. Futbolla bağlantısı ise atılan 5 golü temsil etmesidir, her parmak için bir gol. Barcelona efsanesi Pique 2010 yılındaki 5-0’lık tarihi Real Madrid galibiyeti sonrası elini göstererek yaptığı la manita ile ikonikleşmiştir.

Hans Flick’in ve Carlo Ancelotti’nin Durumu
İlk senesinde Hans Flick gerçekten olağanüstü bir sezon geçiriyor. Takım bir sezon içinde 4 El Clasico’nun 4’ünü de çok güzel sonuçlarla kazanmış ve 4 maçta kraliyet ekibinin kalesine 16 gol bırakmışlardı. Xavi sonrası az da olsa bir bunalıma giren takım harikalar yaratmış ve de La Liga’yı kazanmayı neredeyse garantilemişlerdi. (Eğer perşembe günü Barcelona, Espanyol derbisinden galibiyetle dönerse şampiyon oluyor.) 2015’ten bu yana ilk kez Barça Şampiyonlar Liginde yarı finale kalmıştı.
Hans Flick’in muhteşem bir kadrosu yoktu. Oyuncuların yarısı La Masia altyapısından çıkma ve ne yazın ne de kışın azulgranas aman aman bir transfer yapmamıştı. Belki Dani Olmo ama hepsi o kadar. Böyle bir durumda Alman teknik adam elindeki oyuncuları en iyi şekilde hazırlayıp onlardan en yüksek şekilde verim aldı.
Hans Flick ve Antonio Conte: İki Lig Tek Teknik Adam
Ben bu konuda Hans Flick’i şu andaNapoli’yi çalıştıran İtalyan Teknik adam Antonio Conte’ye benzetiyorum. Bu sene ikisi de kağıt üzerinde hem çok güçlü bir ilk 11’e sahip olan ayrıca derinlikli ve bu yüzden de hocaların rotasyon yapma şansının olduğu iki son şampiyonla mücadele ediyorlardı: Real Madrid ve Inter. İkisinin de rakibi senenin başında hem favoriydi hem de teorik olarak onlardan çok daha güçlüydüler. Fakat şu anda iki hoca da takımlarıyla şampiyonluğa gidiyor, ikisinin de bir eli kupada.
Muhafazakar Ancelotti ve Avangart Xavi
Lakin iki hoca da bize elindeki az malzemeyle nasıl çok iş yapılacağını ve bir yıldızın nasıl parlatılacağını gösterdi. Hans Flick genç oyuncuları oynattı ama bir bakıma elinde başka olanak da yoktu. Öte yandan los blancos’un muhafazakar hocası Ancelotti gençlere ve özellikle Arda’ya hiç şans tanımadı. Ancelotti, Arda’ya Xavi’nin ve Hans Flick’in Lamine Yamal’a Cubarsi’ye tanıdığı gibi şans tanısa şu anda tüm dünya sadece milli elmasımızı konuşuyor olabilirdi. Ama az kalsın bu elmas Carletto yüzünden kararacaktı.
Bence medyada çok atlanılan bir durum var o da Hans Flick’in bu sezonki başarısının birazını da Xavi’ye borçlu olması. Evet Alman hocanın dönüştürdüğü Barcelona bambaşka, geçen seneyle karşılaştırılamaz. Hele bir Raphina’ya bakın, bir sezonda geçirdiği evrimle şu anda altın top’a (Ballon d’or) aday gösteriliyor. Fakat bu başarının altında biraz da Xavi’nin o hep eleştirilen ve kimilerince kötü Barcelona’sı yatıyor.
Katalan teknik adam bu gençlere şans tanımasaydı şu anda hiç kimse Lamine Yamal’ı vesaire konuşmuyordu. Bu çocukların bugün dünya futbolunun zirvesine gelmesinde Xavi’nin önemi çok büyük. Carletto (İtalyanca Carlo’cuk, Carlo Ancelotti’nin lakabı) önümüzdeki futbol kariyerinde başarılı olmak istiyorsa Xavi’yi örnek alsın.
El Clasico öncesi çanlar Ancelotti için çalıyordu ve başkent ekibi için hüsranla sonuçlanan derbi sonunda çoğu futbol severe göre Real Madrid’te Carlo Ancelotti döneminin kapandığı kesinleşti. Ben bu yazıyı sizlere hazırlarken sevgili okurlar, Brezilya Futbol Federasyonu yeni teknik direktörlerinin Ancelotti olduğunu açıkladı. Yani artık her şey apaçık oratada: Real Madrid tarihinden başarılarla dolu bir Ancelotti geçti(son senesi hariç). İspanyol basınında yeni hocanın geçen sene Bayern Leverkusen’i şampiyon yapıp Bayern Münih’in 11 yıllık hegemonyasını biteren Xavi Alonso olacağı yazılıp çiziliyor.

Özetlemek Gerekirse El Clasico
Sonuç olarak bu El Clasico bir maçtan ve bir derbiden fazlasıydı. Bizlere futbol hakkında çok şey anlatıyor ve birçok kıyıda köşede kalmış ayrıntıyı da gün yüzüne çıkarıyor. Bence bu karşılaşmadan sonra futbol çevresi La Masia gibi altyapıların önemini ve hocaların her şeyi değiştirebileceğini kavramış oldu. Ders niteliğinde bir El Clasico’yu bu pazar geride bıraktık. Ama tabii görebilene… Uzun yıllar unutulmuycak bir maçtı evet ama bence bolca da hatırlanması lazım.
Eğer buraya kadar gelip yazının tamamını okuduysanız size çok teşekür ederim. Bu yazıyı beğendiyseniz sevdiklerinizle paylaşmayı ve olumlu-olumsuz yorum yapmayı unutmayın. Kendize çok iyi bakın ve futbolun bağlayıcı, iyileşitirici gücünden mahrum kalmayın!
Röveşata Nedir? Futbolun En Havalı Vuruşunun Hikayesi TIKLAYINIZ
Meksika Dalgası İlk Nerede ve Nasıl Ortaya Çıktı? TIKLAYINIZ
Centilmen Futbolcunun Trajik Ölümü: Andrés Escobar TIKLAYINIZ
BMW M: Herkesin Hayalini Süsleyen Spor Otomobil Markası! TIKLAYINIZ