1920’nin ABD’sinde Woodrow Wilson yönetimi ülkedeki artan alkol bağımlılığı ve sosyal hayata etkileri yüzünden bu probleme alkolü yasaklamak gibi bir çözüm düşünmüştü. 1933’e kadar devam eden bu Prohibition dönemi yarardan çok zarar getirdi tabii. Aynı zamanda çok da işe yaradığı da söylenemez aksine mafyalar kaçak alkol satışlarıyla çok daha zenginleşti, bununla beraber organize suç arttı ve vergi gelirleri azaldı.
Peki tamam mafyalar ülkeye alkolü bir şekilde sokuyordu fakat ülkenin yarısının alkolik olduğunu düşünürsek herkese elden ele dağıtmak hem çok zahmetli hem de çok riskli olurdu herhalde. Peki ne yapılabilirdi ki? İşte speakeasy’ler burada devreye giriyor.
Speakeasy’lerin Tarihi
Speakeasy’ler alkolün illegal şekilde satışı yapıldığı yerlere verilen ad. İsminin speakeasy olması “speak-softly shops”tan geliyor. İlk defa Britanyalıların kullandığı bu terim ABD’de ilk defa 1889’da Pensilvanya’da bir gazetede lisanssız şekilde alkol satışı yapan bir salonu anlatırken kullanılıyor. Yani speakeasy’ler Prohibition’dan çok daha eski, ama speakeasy’leri Prohibition’la beraber anmamızın sebebi alkolün yasaklanmasıyla beraber speakeasy’lerin ülkenin her yerinde aşırı popüler olması. Öyle ki 1920’lerde sadece New York’ta 20.000 ila 100.000 arası speakeasy’lerin olduğu düşünülüyor.
“Polisler neden bunlara el atıp baskın yapmıyor ki?” sorusunu soracak olursanız yolsuzluğun çığır açtığı Prohibition döneminde polislere rüşvet verip aradan sıyrılmak o kadar da zor değildi. Aynı zamanda baskınlardan ve polislerden gizlenmek için girişte parola gibi yöntemler de uygulanıyordu. Bazı speakeasy’ler olayı bir üst seviyeye çıkarmıştı tabi. Örneğin New York’taki 21 Club’da bir baskın olduğunda barmen iki alarm butonuna basıyordu. Birinci buton müşterilere polis geliyor içkilerinizi bitirin diye bir uyarıyken diğer buton ise arka rafı ters çevirip raftaki bütün alkolü yakalanmasın diye doğrudan kanalizasyona atıyordu.
1933’te alkolü yasaklayan yasa değiştirilip Prohibition döneminin bitişiyle speakeasy’ler büyük ölçüde kalktı. Günümüzde speakeasy konseptinde hizmete devam eden birçok bar mevcut.
Speakeasy’lerin Kültürel Etkisi
Amerika’da alkol yasağı döneminin hoş bir etkisi olsa bile speakeasy’ler de dönemin organize suç artışı sebeplerinden biriydi. Çoğu speakeasy mafya’ya bağlıydı ve mafyalar da alkol ticaretiyle daha da güç kazanıp zenginleşmişti. Fakat yine de speakeasy’lerin kültürel olarak yaşama önemli ve güzel bir katkısı oldu: kadınların da erkekler gibi halkın içinde alkol alabilmesi.
Prohibition’a kadar kadınların halka açık bir mekanda alkol alması tabuydu. Bir nevi kadınların kahveye gitmesi gibi düşünün ama daha da garip karşılananı. Öyle ki bazı eyaletler kadınların salonlara gitmesini yasaklamıştı. Yasak olmayan eyaletlerde de kadınlar salonlara gitmeye çekiniyordu. Ancak Prohibition’la beraber evinde de içki içmek yasak olduğu için speakeasy’lere kadın müşteriler de gidiyordu. Bu da artık kadınların dışarda alkol alımının bir tabu olmasını yıktı ve bu konuda daha modern bir toplum yaratmayı hızlandırdı.
Kaynakça
https://www.britannica.com/topic/speakeasy
https://abcnews.go.com/Travel/Vacation/story?id=6122261&page=1